Kabak Yazısının sanat harikası taş mektebi Sivas Öğretmen Okulu ,Anadolunun çeşitli il , ilçe kasaba ve köylerinden seçip bağrına bastığı bir ana kucağı olmuştu bizim için . 1967 -1968 öğretim yılında dördüncü sınıf olarak okula başlamıştık. Okulumuzun öğretmenlerini yavaş yavaş tanımaktaydık. , Edebiyat derslerimize Ahmet Ümit ALOĞLU öğretmenimiz,Müzik dersine Hendel lakaplı Nihat ŞENEL öğretmenimiz, İş dersine Dede lakaplı İsmet Bey öğretmenimiz, Tarih dersine de Modern lakabını kazanmış olan , adı da Anadolu şivesine göre Mehmet yerine Memmet olarak öğrenci sicilinde kayda geçmiş , Moderen Memmet öğretmenimiz gelmekteydi.
Daha onbeş yaşlarındayız, çocukluk bu ya , ders tarih dersi idi. Moderen Memmet 4-F sınıfının koridora bakan kapısının camlı kısmına hafif yan bir biçimde kafayı yapıştırmış ,bedeni sınıfta , ruhu koridorda gezintiye çıkmıştı. Yaş onbeş civarı daha sakalımız yok, bıyık terlememiş çenemin altında ufak bir sivilce peydah olmuştu.Rahatsız ediyordu Usulca cebimden aynayı çıkardım bir elinde ayna bir elinde cımbız umurunda mı dünya misali , tırnağımı cımbız gbi kullanıp o sivilceyi yerinden söküp atma savaşı verirken bir anda ensemde bir tokat patladı, ayna bir tarafa kafa bir tarafa savruldu , gözümden yaş geldi ne olduğunu anlamaya çalışırken Tepemde Moderen Memmet öğretmenimizin dikildiğini gördüm. Çocukluk etmiş dersi dinlememiştim, hoş ders anlatan da yoktu ya . Bir anda nasıl da koridorda ruhu gezen hocamız beni görmüştü de cezayı kesmişti anlam veremedim doğrusu , Sonra öğrendik ki, Koridora bakan camı ayna gibi kullanıyor ve sınıfı denetliyormuş .
Hafta tatilinden sonra Pazartesi günü başlayan dersler, hafta tatilinin getirdiği serbesti ve rahatlık nedeniyle bir başka sıkıcı gelirdi öğrenci olarak bizlere . Mevsimlerden kış mevsiminde idik . Sivas'ın her tarafını ve elbette Kabakyazısı'nı kar çoktan bürümüştü. Soğuk bir kış gününün Pazartesi günü başlayan ilk ders Tarih dersi idi. Tarih dersimize Moderen Memmet geliyordu. Geliyordu gelmesine de, böyle arada bir sözlü yapma kıskacına da alıyordu.Hiç belli olmazdı kime piyangonun vuracağı. Kimse benim başıma konmaz bu talih kuşu diyemezdi, Şöyle bir sınıfı süzdüğü zaman sessizlik etrafı kaplar, kulağı keskin olanlar kalp atışlarını bile duyabilirdi.O hafta tarih dersine hiç çalışmamıştım doğrusu.
Devamını okumak için tıklayın:
Talih kuşu o soğuk Pazartesi günü haftanın başında bana isabet etmez mi, Sanki Moderen Memet ' ten ikinci tokadı yemiş gibi oldum. Çaresiz kalktık tahtaya, "Anlat bakalım konuyu" , dediğinde dersin başında, sanki içime doğmuş gibi birkaç dakika içine konunun bir iki parağrafını okumuştum iyi ki , aklımda kalanları biraz da mahcup bir ifadeyle acele etmeden ,sanki kerpetenle ağzımdan kelime sökerler gibi aheste aheste anlatmaya başladım. Zaman uzun , geçmek bilmiyor, kelimelerin bittiği yere gelmiştim. "Olum niye çalışmadın dedi , benden cevap yok , bu sefer sözlü yapacağım dedi ve bir tane soru sordu . Herhalde modern tarih sorusuydu ki istediği cevabı alamayınca "otur bir" dedi. Sanki üstüme kaynar sular dökülmüştü. Sözlü piyangosunda bir almıştım, sessizce yerime otudum, Bu arada yine piyangodan nasibini alan başkaları da oldu dersin sonuna kadar.
Zayıf not almak , memlekete zayıf karne ile gitmek ,,,, aklıma geldikçe ben bu zayıf nottan kurtulmalıyım diyerek kendimi motive etmeye çalışıyordum.
Kabakyazısı kar altındaydı, hava ayaz mı ayaz, soğuk, ikametğah ilmühaberini Sivas'tan almıştı , o kış oradaydı artık, Kendi kendime al ktabı eline son konudan başa doğru oku , anla ve anlat okulun bahçesinde dedim ve işe koyuldum .
Futbol sahasının etrafını birkaç defa , karlara bata çıka , elimde kitap okuyup anlatarak dolaşmıştım, Son konudan başlamıştım ilk konu tamamdı artık, ayaklarım elim yüzüm buz gibi olmuştu, Olsun , o zayıftan kurtulmanın azmini kendimde görmüştüm,
Soğuğun çaresi az ilerdeydi, Kantinci Hasan Abi nin sıcacık çayı ve simidiyle , başarımı ödüllendirmeye karar vermiştim. Kepenek suyundan demlenmiş bir çayın hatırı kırkyıldan fazla ki , o günler unutulmamış, Yanında da artık bayatlamaya yüz tutmuş bir simit ne de güzel gitmişti.
Sıcacık çayı yudumlarken ,ertesi gün de bunu tekrarlamalıyım diyordum. Son konudan başlayaıp , başa doğru adım adım gidiyordum, O ayazda , soğuk havada , bir konuyu daha yola vurduktan sonra gücümün azaldığını hisetmeye başlamıştım, Birden aklıma bir fikir geldi, İki gün daha sıkı çalışırsam bu tarih dersinin Heredotu olurum, diyerek , sağlık muayenesine gittim, öksürüyrdum da , doktorun vereceği iki günlük istirahat ilaç gibi gelecekti, netekim öyle de oldu . iki gün istirahatı alınca Moderen tarihin işlenen tüm konularını artık ezberlemiştim, sözlüye de hazırdım, işlenecek dersin konusunu da çalıştım. Artık o verilen biri , on yapmaya karar vermiştim, ve soğuk Pazartesi günü ,benim için sıcak bir Pazartesi olabilirdi.
Moderen Memmet derse geldi , Herkes kitabını açmış gözünü kitaptan ayırmıyor, şöyle bir sınıfı dolaştı, sınıfın koridora bakan camlı kapısınıın camına kafayı dayadı oradan çalıştınız mı sorusuna henüz bir yanıt veren olmadan , hazır fırsat önüme geldi dedim, çalıştım hocam anlatayım deyince tahtaya kalktım ve konuyu iştahla anlattım, otur olum demesine fırsat vermeden bir de sözlü yapın beni hocam deyince eski konulardan yeni konulardan yokladı ve her sorunun cevabını verebildim, o gün Moderen Memmet Hocamız sözlüden dokuz verdi , on alamamıştım ama geçen haftanın notunun toplamıyla on etmiyor muydu. Yerime otururken kendimi Mohaç Meydan Muharabesini kazanmış gibi hissediyordum .
İlk yıl tarih derslerimize gelmişti Moderen Memmet öğretmenimiz. Daha sonraki yıllarda başka öğretmenler gelmişti. Öğretmen Okulu son sınıftaydık artık .Üniversitenin yolları bize kapalı idi yazık ki. Sadece Eğitim Enstittüsü sınavlarına katılma hakkımız vardı. Eğitim Enstitüsü Sınavlarına katılmak için tercihler yaptık. Matematik ve fen derslerim çok iyi olmasına rağmen artık kolay sınav kazanırız diye mi ,moderen tarihin etkisiyle mi ne oldu bilmiyorum ,Bursa Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler Bölümünü kazanmıştım, okul bitti , mezun olduk öğretmenliğimin onbeş yılını liselerde tarih öğretmenliği yaparak , kalanını da coğrafya öğretmeni olarak tamamladım. Tarihin Heredotu olmadık ama öğretmenliğimiz boyunca öğrencilerimize tarih bilgisi ve bilinci, coğrafya sevgisi verme gayretinde olduk, Tarihin ve Coğrafyanın temelleri benim için taş mektepte atılmıştı.Emeği geçen tüm öğretmenlerimizi sevgi ve saygı ile anıyor, Sürçü lisan ettikse affola diyorum. Kalın Sağlıcakla.
14/02/2011 Necati ALTUN - Kemalpaşa/ İZMİR